İstiklal Marşı Niçin Yazılmıştır, Milli Marş Neden Gereklidir?
Biliyoruz ki bir ülkenin bağımsızlığının sembollerinden biri bayrak iken diğeri milli bir marştır. Bağımsız bütün devletlerin bir bayrağı ve marşı mevcuttur.
İstiklal Marşımızın Yazılma Nedeni
Türk halkı Kurtuluş Savaşı sırasında oldukça güç durumlar atlatmıştır. Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra işgalci güçler başkent İstanbul dahil yurdumuzun büyük bir kısmına yayılmışlardı. Hatta İstanbul'da Meclisi işgal etmiş birçok mebusu (milletvekili) tutuklamışlardı.
TBMM Kurulması
İşte bu durumda Türk Halkının imdadına Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları yetişiyor. 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıyor ve milli egemenliğin ve bağımsızlığın kazanılması için Kurtuluş Savaşı başlatılıyordu.
Milli Marş Yazılmasına Karar Veriliyor
Yeni kurulan Türk Devletinin Milli Mücadelesine destek olmak için yeni seçilen vekiller savaş alanlarını dolaşmaya başlamışlar. Askerlerle yaptıkları sohbetlerde morallerinin kötü olduğunu, imkânsızlıklar içinde savaştıklarını görmüşler. Bu Milli Mücadele sırasında askerlerimizin cesaretini ve kararlığını arttıracak, Türk Halkının Millet olma şuurunu ve imkânsızlıklar içerisinde umutlarını arttıracak bir marşa ihtiyaç duyulmuştur. Bu marşla aynı zamanda askerlerimiz kendilerine özgüvenlerini sağlayacak, tekrarladıkça var olma savaşının önemini kavrayacak ve kanının son damlasına kadar neden savaşacaklarını kendilerine hatırlatacak nitelikte olmalıydı.
İstiklal Marşı Nasıl Yazılmıştır
Teklifin Kabulü ve Yarışma İlanı
Milli Marşın yazılma önerisi ilk olarak 1920 yılında İsmet Paşa (İnönü) tarafından mecliste teklif edilmiştir. Cephede yaşananlar ve askerlerin durumu anlatılarak böyle bir marşın onlara sağlayacağı yararlardan bahsedilmiştir. Milli bir marşın yazılması zamanının geldiği mecliste kabul edilmiş ve görev Maarif Vekilliğine (Milli Eğitim Bakanlığı) verilmiştir. 1921 yılının başlarında milletin bütün duygularını dile getirecek bir yarışma yapılması için gazeteye ilan verilmiştir. İlanda sözler için 500 Lira ve şiirin bestelenmesi için ise 1000 Lira ödül konulmuştur.
Mehmet Akif'in Davet Edilmesi
Yarışmaya ülkenin her tarafından 724 eser katılmıştır. Fakat TBMM bu eserlerden hiç birini Milli Marş olarak kabul etmemiştir. Zira bu eserler Türk Halkının içinde bulunduğu durumu ve halkın millet olma konusundaki duygularını dile getirmiyordu. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey (Tanrıöver), Burdur Milletvekili Mehmet Akif Bey'in (Ersoy) para ödülü nedeniyle bu yarışmaya katılmadığını öğrenir ve kendisine bir mektup yazarak kazandığı takdirde para ödülünün verilmeyeceğini söylemiştir. Nitekim yarışmadan sonra Mehmet Akif bu ödülü Yeşilay Cemiyetine bağışlamıştır.
İstiklal Marşı Yazılıyor
İsteklerinin kabul görmesinden sonra Mehmet Akif, Tacettin Dergahındaki odasına kapanıyor ve 1910 yılından beri halkın içinde bulunduğu durumları da göz önünde bulundurarak İstiklal Marşının dizelerini bir bir kaleme almaya başlıyor. Mecliste, yolda, evde, camide, uyurken dahi aklı sürekli bu konu ile meşgul olmuştur. Hatta Akif'le birlikte kalmakta olan Hafız Beki Efendi'nin anlattığına göre, bir gece uyanan Akif, kâğıt bulamayınca yer yatağının yan tarafındaki duvara marşın dizelerini yazmıştır. 1936 yılında Mehmet Akif bir röportajda "Tekrar yarışma olsa katılır mısınız?" sorusuna "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın" şeklinde cevap vermiştir.
TBMM İstiklal Marşı'nı Kabul Ediyor
Mecliste bu konu için kurulan komisyon şiirlerden üçünü cephede askerlerin beğenisine sunmuştur. Askerler Mehmet Akif'in şiirinden çok etkilenmişlerdir. Ayrıca komisyon 7 adet şiiri meclis kürsüsünde okunmaya değer bulmuş ve Mehmet Akif'in şiiri Hamdullah Suphi tarafından ilk sırada okunmuştur. Her mısrası ayrı bir alkış alan şiir her defasında daha büyük bir coşku ile tam 4 defa okunmuştur. Diğer 6 şiirin okunmasından alınan kararla vazgeçilmiştir. 1 Mart 1921 tarihli toplantıda okunan şiir 12 Mart 1921 tarihli toplantıda Milli Marş olarak kabul edilmiş ve İstiklal Marşımız ayakta tekrar okunmuştur.
Şiirin bestelenmesi aşamasında 1924 yılında kabul edilen Akif Çağatay Kılıç'ın bestesi 1930 yılına kadar çalınmışsa da bu tarihten sonra zamanın Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şefi Osman Zeki ÜNGÖR'ün 1922 yılında yaptığı beste kabul edilmiş ve günümüzde söylenmektedir. Protokol gereği sadece 2 kıtasının marş olarak söylendiği İstiklal Marşı 9 dörtlük ve 1 beşlik olmak üzere 10 kıta ve 41 dizeden oluşmaktadır. İstiklal Marşı'nın armonisi Edgar MANAS ve bando tarafından çalınması için düzenleme ise İhsan Servet KÜNÇER tarafından yapılmıştır.
İSTİKLAL MARŞI'NIN 10 KITASI SÖZLERİ
· Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
· Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
· O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
· O benimdir, o benim milletimindir ancak.
· Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
· Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
· Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
· Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
· Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
· Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
· Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
· Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
· Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
· Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
· Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
· 'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
· Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
· Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
· Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...
· Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
· Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
· Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
· Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
· Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
· Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
· Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
· Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
· Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
· Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
· Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
· Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
· Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
· O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
· Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
· Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
· O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
· Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
· Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
· Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
· Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
· Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ NASIL OLMUŞTUR?
Türk milletinin bağımsızlığı için kanlı çarpışmalar sürerken Maarif Vekâleti bir milli marş yarışması başlattı. Memleketin ve milletin genel durumunu yansıtacak olan bu marş için 500 lira ödül koyuldu. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Devrin maarif vekili Hamdullah Suphi Bey'e göre böyle bir şiiri ancak Mehmet Akif Ersoy yazabilirdi. Oysa Mehmet Akif kazanana para verileceği için yarışmaya girmiyordu. Hamdullah Suphi Bey 5 Şubat 1921 günü Mehmet Akif'e şu mektubu yolladı;
Pek Aziz ve Muhterem Efendim,
Pek Aziz ve Muhterem Efendim, İstiklâl Marşı için açılan yarışmaya katılmayışlarındaki sebebin ortadan kaldırılması için pek çok tedbirler vardır. Usta kişiliğinizin istenilen şiiri meydana getirmesi, amacın gerçekleşmesi için son çare olarak kalmıştır. Asil endişenizin gerektirdiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu etkili telkin ve heyecan kaynağı aracından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve sevgilerimi arz ve tekrar eylerim.
Bunun üzerine Mehmet Akif, şiirini yarışma jürisine gönderdi. Meclis'in 26 Şubat 1921 günkü oturumunda Maarif Vekâleti encümeni gönderilen şiirlerin 7 tanesini yarışmaya değer gördü. Meclis'in 1921 tarihli oturumunda açıklanan görüşlerin ardından Mehmet Akif Ersoy'un şiiri seçildi. Daha sonra İstiklal Marşı ayakta okundu.
İstiklal Marşımızın yazarı olan milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un hayatı son günlerde merak edilen konulardan biri. Mehmet Akif Ersoy'un kim olduğunu ve nasıl bir hayat sürdüğünü merak eden vatandaşlar, konu hakkında internette araştırma yapıyor. Peki, Mehmet Akif Ersoy kimdir? Mehmet Akif Ersoy ne mezunu? Mehmet Akif Ersoy kaç yılında vefat etti?
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, başta İstiklal Marşı'mız olmak üzere geride birçok önemli eser bırakmış bir isim. 1936 tarihinde hayata gözlerini yuman Mehmet Akif Ersoy günümüzde de en çok merak edilen isimlerden. Özellikle yeni nesil, Mehmet Akif Ersoy'un kim olduğuna dair araştırmalar yapıyor. İşte İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un Hayat hikayesi...
1873 yılında İstabul Fatih'in Sarıgüzel semtinde dünyaya gelen Mehmet Akif Ersoy'a babası Mehmet Tahir Efendi, ebced hesabıyla doğum tarihini belirten "Ragif" adını verdi (hicri 1290) ve vefatına kadar onu bu adla çağırdı. Ancak bu isim, yaygın olmadığı ve güç söylendiği için annesi ve yakın çevresi, daha bilinen bir ad olan "Akif"i kullandılar.
Babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, o dönemler Osmanlı Devleti'ne bağlı olan Arnavutluk'un İpek kasabasına bağlı Şuşise Köyü'nden İstanbul'a gelmiş, annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi'nin kızı olarak Samsun'da doğmuştu.
1878 yılında, 4 yaşındayken Fatih'de Emir Buhari Mahalle Mektebi'ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi'ne geçti. Aynı yıl babası ona Arapça dersleri vermeye başladı. Rüştiye'yi yani ortaokulu bitirdikten sonra dönemin gözde okullarından Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi)'nin âli kısmında bir müddet okudu ancak babasını kaybedince Halkalı'daki Baytar Mekteb-i Âli (Veterinerlik Fakültesi)'ne parasız yatılı olarak girdi ve bu okulu birincilikle bitirdi.
1893 yılında "Ziraat Nezâreti Umur-u Baytâriye Şubesi"nde (Ziraat Bakanlığı Veterinerlik İşleri) göreve başladı. "Umur-u Baytâriye Müdür Muavini"(Veterinerlik İşleri Müdür Yardımcısı) olarak sürdürdüğü görevinden 1913 yılında istifa etti.
1898'de 25 yaşında iken Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Aynı yıllarda Maarif Dergisi'nde ve Resimli Gazete'de şiir yazıları ve Arapça, Farsça ve Fransızca'dan yaptığı çevirilen yayınlandı.
Baytarlığa başladığı ilk yıllarda bile, mesleğinden çok, şairliği ile tanınan Mehmet Akif, öğretmenlik hayatına 1906'da Halkalı Baytar Mektebi'ne "kitâbet-i resmîye" (resmî yazışma usulü) dersi hocalığı ile başladı. 1908'den sonra ise Edebiyat Fakültesi ile Dârülhilâfe Medresesi'nde "Osmanlı Edebiyatı" hocalığında bulundu.
Mehmet Akif, 1920'de Burdur milletvekili seçildi. 1921 yılında açılan milli marş yarışmasına, "para ödülü almamak" koşuluyla katılmayı kabul etti ve orduya ithaf ettiği şiiri, 12 Mart 1921 günü milli marş olarak kabul edildi. Ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darü'l-Mesâi Vakfına (İş Evi) bağışladı.
1923 yılında Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine Mısır'a gitti. 1929 - 1936 yılları arasında Kahire'deki "Câmiü'l-Mısriyye" Üniversitesi'nde, Türkçe öğretmenliği yaptı. 17 Haziran 1936'da İstanbul'a dönmeye karar verdi. 27 Aralık 1936 tarihinde hayatını kaybetti ve Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.
MEHMET AKİF ERSOY'UN ESERLERİ
Şairin Safahat genel adı altında toplanan şiirlerini içeren yedi kitabının ilk yayım tarihleri şöyledir:
Safahat (1911): 44 şiir, 3084 mısra.
Süleymaniye Kürsüsünde (1912): Bir şiir, 1002 mısra.
Hakkın Sesleri (1913): 10 şiir, 482 mısra.
Fatih Kürsüsünde (1914): Bir şiir, 1692 mısra.
Hatıralar (1917): 10 şiir, 1314 mısra.
Asım (1924): Bir şiir, 2292 mısra.
Gölgeler (1933): 41 şiir, 1374 mısra.
MHEMET AKİF ERSOY'UN EVİ
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Savaşımız sırasında T.B.M.M. Burdur Mebusu iken, kendisine büyük hayranlık duyan Tacettin Şeyhi tarafından selamlık bölümü kendisine tahsis edilen bu evde yaşamış ve İstiklâl Marşı'mızı bu evde yazmıştır.
Bu ev 30 Ekim 1949 tarihinde Şehir Meclisi kararı ile Mehmet Akif Ersoy Evi adını almış ve müzeye dönüştürülmüş ise de bakımsız kalmış ve zamanla harabolmuştur.
Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampusu'nun kuruluşu sırasında, Rektör Prof. Dr. İhsan Doğramacı yapının eski durumuna sadık şekilde onarımını sağlamış ve yapı ziyarete açılmıştır.
Yapının geçen yıllar içinde yıpranan kısımlarının yeniden onarılması için Üniversite Rektörlüğü'nün teşebbüsü ile 1982 yılında Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı ve bazı özel şahısların katkıları ile bir fon oluşturulmuş ve binanın onarım ve döşemesi tamamalanarak 27 Aralık 1984 günü yapılan bir törenle yeniden ziyarete açılmıştır.
Mehmet Akif Ersoy Evi, yüksek avlu duvarları ile çevrili olup bahçesine küçük avlu kapısından girilmektedir. Bahçenin ortasında yer alan bina iki katlı ahşap bir Ankara evidir. Üst kata çıkan tahta trabzanlı merdiven boyunca Ersoy'a ait fotoğraflar bulunmaktadır. Üst katta dinlenme ve toplantı odası yer almıştır. Evin en gösterişli alanı olan toplantı odasının tavanı, ortada kalem işleriyle süslü altıgen bir göbek bulunan yöresel Ankara tavanıdır.