ZİYA SELÇUK'LA SÖYLEŞİ YA/DA VE DÖNÜŞÜM ÜZERİNE
Bakanlık olarak neden böyle bir dergi çıkarma ihtiyacı duydunuz?
Biz eğitimi sadece okulların, sınıfların içindeki bir faaliyet olarak görmüyoruz elbette. Eğitim; hayatın kendisi, bir hayat sahnesi. Bu hayat sahnesinin bir parçası da eğitimin kültürle olan ilişkisi. Bu ilişki hepimizin beslenmesi için bir fırsat. Öğretmenlerimizle, velilerimizle ve bütün paydaşlarımızla olan ilişkilerimizde eğitimsel olarak anlatmak istediğimiz içerikler var. Toplumla belirli paylaşımlarda bulunabilmek için bir alana ihtiyacımız olduğunu düşündük. Ve bu alanın da pozitif anlamda bir alan olması çok önemli. Derginin böyle bir pozitif değer oluşturacağını ve bu değerle eğitime de katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; bu dergi vasıtası ile kendimizi ifade etme, toplumla farklı anlayışları ve farklı yaklaşımları paylaşabilme fırsatımız olacak. Derginin bu anlamda eğitim ve kültür dünyasına ciddi katkılar sunacağını düşünüyoruz.
Derginin adı nasıl belirlendi? Tercihin özel bir nedeni var mı?
Derginin ismi konusunda aslında çok fazla öneri geldi. Elbette birçok güzel isim vardı, birçok güzel teklif vardı. "YA DA" ismi benim daha çok mantık ve felsefede önemsediğim bir kelime olması açısından değer taşıyor. Genellikle doğruların tek olması ya da tek yönlü bir bakış açısı, bizim çok da fazla benimsemediğimiz bir anlayışı beraberinde getiriyor. Biz sınıflarda çocuklara hep şunu söyleriz: Tamam bir fikriniz var. Peki, başka ne olabilir? Fikrinizin YA'sı var mı? YA DA şu olabilir mi? Hep bir ihtimaller dünyasına davet ederiz çocukları. Aslında derginin isminde bu kelimeyi kullanarak öğretmenlerimizi de bu dünyaya davet ediyoruz. Eğitim YA DA Eğitim dediğimizde aslında çözümün başının da sonunun da eğitim olduğunu ifade etmeye çalışıyoruz. Eğitimin bir problem alanı değil bir çözüm alanı olarak var olduğunun da işaretini ortaya koymuş oluyoruz. YA DA ifadesi eğitimin kendi içindeki dönüşümünü de içeriyor. Kendi içinde "YA DA"sı olan eğitim, her zaman dönüşüm içinde olabilir.
İlk sayınızda dosya konunuz neden "dönüşüm" oldu? Sizce eğitimdeki dönüşümün yaşadığımız toplumsal dönüşümdeki yeri nedir?
Çok fazla kirlenmiş ya da kullanılmış birçok kelimenin içinden "dönüşüm" kelimesini bilhassa seçmemizin sebebi, tıpkı doğadaki değişimin ve dönüşümün sürekliliği gibi eğitimdeki dönüşümün de kendi içinde sürekliliğini önemsiyor olmamız. Eğitimde olan değişimin, dönüşümün insana ve doğaya uygun olup olmamasını, kavramın tabiatına uygun olup olmamasını çok önemsiyoruz. Eğitimi bir dönüşüm perspektifi içinde düşünmezsek daha sabit, daha kalıplaşmış bir yapı içinde değerlendirme riski ortaya çıkıyor. O sebeple dijital ve sosyolojik dönüşüm nasıl gerçekleşiyor, dünya ve eğitim bundan nasıl etkileniyor? Bunun gibi birçok parametre açısından eğitimin; sürekli diğer kurumlarla ilişkisi ve değişimi, dönüşümü olmak durumunda. Eğer eğitim bu dönüşüme ayak uydurabilirse o zaman dış dünya ile uyumlu bir şekilde yürüyebiliyor ve hatta dış dünyanın dönüşümünü etkileyip daha sahici daha tabii bir anlayış çerçevesi ortaya koyabiliyor. Ama eğitim, dönüşümü yanlış bir şekilde algılar ve yorumlarsa o zaman dış dünyanın birtakım patolojik değişimleri üzerinden eğitim de değişmiş ve dönüşmüş oluyor. O nedenle eğitimin dönüştürücü gücünü ve dönüşümle bağını işaret etmek için bu konuyu seçtik.